Zuhal Sönmezer

Robotlar İşimizi Alacak mı, Yoksa Bizi Mars’a mı Gönderecek?

01.09.2025 03:53
Haber Detay Image

İnsanlık tarihi teknolojik sıçramalarla şekillendi; ancak bu sıçramalar her zaman coşkulu tezahüratlarla karşılanmadı. Sanayi Devrimi, bir yandan üretimi katlarken bir yandan da emekçileri makinelere karşı isyan etmeye itti. Bilgisayarlar ve internet, bilgiye erişimi devrimselleştirdi; fakat beraberinde devasa bir bilgi kirliliği ve mahremiyet ihlalleri sorununu getirdi.

Bugün yapay zekâ bu tartışmayı çok daha ileri bir boyuta taşıyor. Artık sadece mekanik veya rutin işler değil; veri analizi, içerik üretimi ve hatta karar alma süreçleri de yapay zekâya devrediliyor. Bir haber ajansı spor maçlarının sonuçlarını veya borsa verilerini robotlara yazdırırken; sanatsal ve yaratıcı içerikler bile algoritmalarla üretilebiliyor. Elon Musk'ın Mars hayali, bize teknolojinin sınırsız potansiyelini hatırlatsa da, bu potansiyelin asıl sorusu "nereye gideceğimiz" değil; "giderken neyi kaybedeceğimiz" olmalıdır.

Teknolojik Dönüşümün Görünmeyen Yüzü

Yapay zekâ, iş gücü piyasasını sadece verimlilikle değil; aynı zamanda belirsizlikle de tanıştırıyor. Bazı meslekler hızla geçerliliğini yitirirken yeni doğan meslekler de çoğu zaman bu dönüşümün yarattığı sorunlara birer tepki olarak ortaya çıkıyor. Bir zamanlar "yaratıcılık ve problem çözme" gibi insana özgü kabul edilen beceriler, bugün algoritmaların erişmeye çalıştığı birer veri noktasına dönüşüyor. Yapay zekâ eğitmenliği veya veri etik danışmanlığı gibi yeni roller, teknolojinin yarattığı önyargı ve güvenlik açıklarını gidermek için adeta birer yara bandı işlevi görüyor.

Bu durum, robotların işimizi "çalması"ndan çok daha derin bir soruna işaret ediyor. İnsan emeğinin kendisi dönüşürken, mesleki kimliğimiz ve değerimiz de sorgulanıyor. Teknoloji bizi, makinenin yapamadığı soyut ve duygusal işlere itiyor. Peki, bu geçiş herkes için eşit ve adil olacak mı?

Rotayı Kim Belirleyecek?

İnsanlık teknolojik ilerlemenin kaçınılmaz bir güç olduğunu kabul etse de, bu gücün rotasını kimin belirleyeceği asıl meseledir. Robotlar işimizi alacak mı? Yoksa Mars'a mı gideceğiz? Bu sorunun cevabı, ne teknolojinin ne de algoritmaların elindedir. Bu durum tamamen bizim vereceğimiz etik, sosyal ve siyasi kararlara bağlıdır.

Eğer bu teknolojiyi sadece kâr maksimizasyonu için kullanırsak eşitsizliği derinleştiren, gözetim toplumlarını güçlendiren ve yaratıcılığı tek tipleştiren bir geleceğe doğru sürüklenebiliriz. Öte yandan yapay zekâyı kamu yararı, etik değerler ve toplumsal refah için bir araç olarak görürsek, daha adil, daha sürdürülebilir ve daha özgür bir gelecek inşa edebiliriz.

Yapay zekâ devrimi, bize tarihi bir fırsat sunuyor; ancak bu fırsatın bir tehdide dönüşmemesi için teknolojinin dizginlerini elimizde tutmamız, onun bizi değil; bizim onu yönlendirmemiz gerekiyor. Belki de Mars'a gitmek, ancak bu zorlu yolculuğu başarıyla tamamlayabilirsek mümkün olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları

title