Zuhal Sönmezer

İklim Krizi Alevleri Büyütüyor: Küresel Yangınlarda Endişe Veren Artış

11.08.2025 01:23
Haber Detay Image

Bu yaz ciğerlerimiz yandığında, aslında sadece ağaçlar yanmıyor; bir vicdan sınavından geçiyoruz. Ekranlarımız, sosyal medya akışlarımız, yanık toprakların, alevlerin ortasında kalan hayvanların ve çaresiz insanların görüntüleriyle dolup taşıyor. Klavyelerimizden çıkan her "geçmiş olsun" nidası, #OrmanlarYanıyor etiketiyle milyonlara ulaşıyor. Sanki hep birlikte sanal bir vicdanın etrafında toplanıyor; dijital bir ağacın altına sığınıyoruz. Oysaki bu sanal duyarlılık fırtınası yangın söndükten sonra neye dönüşüyor? Kül rengine mi, yoksa yeşilin gerçek tonlarına mı?

Dünyadan Haberler Nasıl?

Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada son yıllarda orman yangınlarının sayısının ve kapladığı alanların büyüklüklerinin arttığı, sürelerinin de giderek daha fazla uzadığı ortada. Bu trajediler, artık sadece yerel birer felaket değil; gezegenimizin ısınan ikliminin doğrudan bir sonucu olarak global bir krizin alarm zilleri haline geldi. Dünya genelinde durum vahim: 2024 yılı, küresel sıcaklık rekorunun kırıldığı gibi, aynı zamanda büyük orman yangınları konusunda da bir rekor yılı oldu. Geçtiğimiz yıl tüm dünyada en az 13,5 milyon hektar ormanlık alan kül oldu, ki bu, neredeyse Yunanistan büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor. Brezilya, Bolivya, Rusya ve Kanada gibi ülkeler, 2001'den bu yana en kötü yangın sezonlarını yaşadı. Bu yangınlar gezegenimizin karbon emisyonlarının %20'sinden sorumlu halde. Yangınlar daha sık ve daha büyük hale geldikçe, atmosfere daha fazla karbon salınıyor ve bu da yangın, emisyon, iklim değişikliği ve yeniden yangın gibi içinden çıkılmaz bir döngüyü besliyor.

Peki, Biz Bu Küresel Yangının Neresindeyiz?

Medya üzerinden yaptığımız "duyarlılık tüketimi" ile bu yangınları gerçekten söndürebilir miyiz? Gerçek duyarlılık alevler söndükten sonra başlar. Gerçek mücadele sosyal medyadan çıkıp, fidan dikme kampanyalarına katılmak, yangınların nedenlerini sorgulamak ve yanan alanların takibini yapmaktır. Türkiye'nin en güçlü güvencelerinden biri olan 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 16. maddesi, yanan ormanlık alanların derhal ağaçlandırılmasını ve başka hiçbir amaçla kullanılamayacağını net bir dille belirtiyor. Bu madde, bu küresel kriz karşısında sahip olduğumuz en önemli savunma hattıdır. Klavyedeki fidanlar gerçekten toprağa düşebilmeli; kurumlar, bu kanuna uymaya davet edilebilmelidir.

Özetle…

Yangınlar bize sadece doğanın değil, kendi duyarlılığımızın da kırılganlığını gösteriyor. Bugün ekranlarımızdan yükselen dumanı değil, gerçek topraklardan yükselen umudu ve yeşili konuşma zamanı. Aksi halde bu küresel krizin ortasında sosyal medyalarımızdaki fidanlarımızın altında oturanlar olarak, yanan ormanlarımızın küllerinde yaşamaya mahkûm olacağız. Çünkü yanan her ağaç, umudumuzun da bir parçasını kül ediyor ve eğer bu döngüyü kırmazsak, geriye sadece sanal bir vicdanın sahte tesellisi kalacak.

Kaynak: Copernicus Atmosphere Monitoring Service (CAMS), "Copernicus forest fires 2024 report"

Yazarın Tüm Yazıları

title