Reşat Aydın

Doluluk oranlarının ötesinde bir vizyon: Aydın Karacabay’ın turizm manifestosu

10.09.2025 22:44
Haber Detay Image

Turizm yalnızca otel odalarının doluluk oranları ya da kişi başı harcama rakamlarıyla ölçülmez. Turizm, şehrin belleğini, toplumsal kimliğini ve kültürel mirasını dönüştüren bir sosyal olgudur. Bu bağlamda İstanbul'un turizm sahnesinde öne çıkan Aydın Karacabay, yalnızca bir yatırımcı değil; aynı zamanda şehrin sosyal turizm vizyonuna işaret eden bir figürdür.

Kökenlerden Küresel Perspektife

1970 yılında İstanbul'un Fatih semtinde doğan Karacabay, Yozgat ve Ankara üzerinden kökleri Anadolu'ya dayanan bir ailenin çocuğu. Nottingham Üniversitesi'nde aldığı ekonomi eğitimi, ona yalnızca sayısal verilerin dünyasını değil, aynı zamanda turizmin sosyo-ekonomik etkilerini kavrama fırsatı sundu. Onun hikâyesi, Türkiye'nin klasik dış ticaret geçmişinden — tarım makineleri ithalatı ve Avrupa temsilcilikleri — kültürel sermayeye dayalı turizm sektörüne evrilen bir dönüşümün de yansımasıdır.

Turizme "Hobi"den Mesleğe

1986'da açtığı Metropol Hotel ile başlayan otelcilik serüveni, 1989'da Centrum Hotel ve 2010'da Tarihi Yarımada'nın Levni Hotel'i ile devam etti. Karacabay, turizme ilk adımını bir "hobi" olarak tanımlasa da bugün yatırımlarının %40'ını bu alana yönlendirmiş durumda. Burada mesele yalnızca otel inşa etmek değil; İstanbul'un kültürel dokusuna dokunmak, şehrin ruhunu mekânlara yansıtmak.

Levni: İstanbul'un Yüzü

Yeni markası Levni Hotel Istanbul Handwritten, yalnızca bir otel değil; Osmanlı minyatürlerinden günümüz butik turizm anlayışına uzanan bir kültürel köprü. "Levni" ismi, Osmanlı sanatçısı ve şairi Levni'den geliyor; aynı zamanda "İstanbul'un yüzü" anlamını taşıyor. Bu yatırım, Accor Grubu'nun butik markasını ilk kez Türkiye'ye taşımanın ötesinde, şehre bırakılan bir kültürel iz niteliğinde.

Sosyal Turizm ve Sektörel Eleştiri

Karacabay'ın sektörel eleştirileri rakamlardan ibaret değil. O, plansız otel yatırımlarının İstanbul'un tarihsel belleğini ve kültürel mirasını nasıl gölgelediğini dile getiriyor. "Doluluk oranı %90'dan %70'e düştü" ya da "Ortalama oda geliri 150 avrodan 110 avroya indi" gibi veriler aslında daha derin bir sorunun işaretleri. O sorunun adı: sürdürülebilirlik.

Karacabay'a göre turizm yatırımları yalnızca finansal getiri değil, sosyal bir sorumluluk olmalı. Nitelikli yatırımların yapılması, personelin kültürel bilinçle eğitilmesi, bölgesel planlamaların gözetilmesi ve en önemlisi devletin enerji, istihdam ve vergi politikalarında turizm işletmelerine destek sağlaması bir zorunluluktur.

Yükselen Giderler ve Teşvik Çağrısı

Son dönemde artan enerji maliyetleri, personel giderleri ve işletme yükleri otelciliği zorlayan en büyük unsurlar. Karacabay, bu noktada hem iş insanı hem de sosyal sorumluluk bilinciyle şu önerileri öne çıkarıyor:

  • Enerji Teşvikleri: Otel ve turizm işletmelerine, enerji giderlerini hafifletecek devlet destekli indirimler.
  • İstihdam Destekleri: Nitelikli turizm personeli yetiştirilmesi için devlet teşvikleri ve sosyal sigorta yüklerinin hafifletilmesi.
  • Yatırım Vergi Avantajları: Yeni yatırımların kültürel mirasla uyumlu şekilde hayata geçirilmesi için özel teşvikler.
  • Sürdürülebilirlik Odaklı Planlama: Her yeni yatırımın yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve kültürel etki raporlarıyla desteklenmesi.

Karacabay'ın bakış açısı, otelcilikte kısa vadeli kârın değil; uzun vadeli kültürel sermayenin esas alınması gerektiğini söylüyor.

İstanbul'un Turizm Felsefesi

Bugün turizmde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, salt yatırımın ötesine geçen bir felsefe. Karacabay'ın serüveni bize şunu hatırlatıyor: Turizm, şehri kâr-zarar tablolarıyla değil; geçmişiyle, kültürüyle ve insanıyla ele aldığında anlam kazanır. İstanbul, yalnızca odaların dolup boşaldığı bir destinasyon değil; Levni'nin de ima ettiği gibi, "yüzünü" dünyaya gösteren bir kültür aynasıdır.

Sonuç

Aydın Karacabay'ın hikâyesi, dış ticaretten butik otelciliğe uzanan bir iş insanının biyografisi olmanın ötesinde, İstanbul'un turizm felsefesine düşülen bir nottur. O, yatırımcılıkla vizyonerliğin birleştiği yerde duruyor. Bugün azalan doluluk oranları ya da gerileyen oda gelirleri konuşulurken asıl mesele şudur: İstanbul'un turizmi yalnızca bir sektör mü, yoksa bu kentin geleceğini şekillendiren sosyal bir yaşam biçimi midir?

Cevap, Karacabay gibi vizyonerlerin işaret ettiği yerde gizli: Turizm, kentin yüzüdür.

Yazar Notu

Turizm yalnızca sermayenin değil, aynı zamanda kültürün, sanatın ve felsefenin alanıdır. Otel bir bina değil, bir hikâyedir; yatırım bir sayı değil, bir toplumsal mirastır. İstanbul'un geleceğini belirleyecek olan da işte bu bakış açısıdır.

Akademik İstatistikler ve Kaynaklar

  • Doluluk Oranı: 2024 yazında İstanbul otellerinde ortalama doluluk %74 (Kaynak: TÜROB, 2024).
  • ADR (Average Daily Rate): 116 € (2018'de 150 € idi).
  • Turizm Gelirleri: TÜİK verilerine göre 2024'te 57 milyon ziyaretçi, 54,3 milyar $ gelir; İstanbul'un payı %39.
  • Sürdürülebilirlik: UNWTO 2023 raporu, sürdürülebilir turizm yatırımlarının uzun vadede %20 daha yüksek gelir sağladığını gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları

title