Onur Emirtekin

Mikro Fenomenler ve Algoritmalar: Pazarlamanın Yeni Gücü

01.09.2025 14:26
Haber Detay Image

Sosyal medya dünyasında işler çok hızlı değişiyor. Bir dönem sadece büyük fenomenler konuşuluyordu, onlarla yapılan kampanyalar markalar için büyük fırsat sayılıyordu. Ama son birkaç yılda gördük ki gerçek etki artık mikro fenomenlerde. Yani 5 bin 10 bin 30 bin takipçisi olan ama o kitleyle güçlü bağ kuran insanlarda.

Bunu kendi gözlerimle de defalarca gördüm. Kurumsal tarafta çalışırken büyük bütçeli kampanyaların sahaya indiğinde çoğu zaman beklenen etkiyi yaratmadığını fark ettim. Çünkü insanlar reklamı çok hızlı fark ediyor. Ama mikro fenomenler öyle değil. Onların paylaşımlarına güveniliyor. Bir kahveciden bahsettiklerinde ertesi gün orada kuyruk oluyor. Bir kıyafeti tanıttıklarında takipçileri hiç düşünmeden sepete atıyor.

Türkiye'de bu trend her geçen gün büyüyor. Özellikle yerel işletmeler mikro fenomenlerle işbirliği yaptığında ciddi geri dönüş alıyor. Büyük fenomenlere ayrılan bütçelerin küçük hesaplara bölünmesi çok daha verimli oluyor. Benim de ajans kurma sürecimde en çok dikkatimi çeken nokta bu oldu. Artık pazarlama sadece geniş kitlelere ulaşmak değil, doğru insanlarla bağ kurmak üzerine kurulu.

Amerika bu konuda öncü. Orada mikro influencer marketing çoktan bir kural haline geldi. Vegan yaşam, koşu, teknoloji, hatta evcil hayvan bakımı… her konuda mikro fenomenler var ve markalar bu küçük ama hedefli kitlelere yatırım yapıyor. İngiltere'de de benzer bir durum var ama orada bir fark var, tüketiciler çok bilinçli. Reklam kokusu hemen anlaşılıyor. O yüzden markalar doğallığı bozmadan ilerlemek zorunda. Londra'da 8 bin takipçili bir vegan içerik üreticisinin paylaştığı bir restoranın dolup taşması hiç şaşırtıcı değil.

Almanya'da ise iş daha disiplinli. Orada duygudan çok veriye güveniliyor. Bir kampanya yapıldığında sadece etkileşim oranına bakılmıyor. Kaç kişinin mağazaya geldiği, ne kadar satış yapıldığı, demografinin nasıl değiştiği tek tek ölçülüyor. Münih'te bir spor markasının 12 bin takipçili bir koşucuyla işbirliği yapıp ardından kampanyayı detaylı raporlaması bana çok şey öğretti. Çünkü işin duygusal tarafı kadar analitik kısmı da güçlü.

Bir de algoritmalar var. Eskiden takipçi sayısı her şeydi. Şimdi öyle değil. İlgi çekici ve özgün içerikler öne çıkıyor. Yani 5 bin takipçili biri, bazen 500 bin takipçili bir hesaptan daha fazla görünür olabiliyor. Bu da mikro fenomenlerin sahayı daha da güçlendirmesini sağlıyor.

Benim gördüğüm şu, ister Türkiye'de ister Amerika'da ister İngiltere'de ister Almanya'da olsun pazarlamanın yeni yolu samimiyet. İnsanlar gerçek olanı görmek istiyor. Bu yüzden mikro fenomenler sadece bir trend değil, uzun vadede markaların en güçlü pazarlama aracı olacak.

Yazarın Tüm Yazıları

title