Dünyanın vicdan terazisi her geçen gün biraz daha bozuluyor. Adalet, insan hakları ve özgürlük kavramları, artık güçlü devletlerin çıkarlarına göre şekillenen birer kavram haline geldi. Ne yazık ki bu çıkar düzeninde en çok ezilenler ise mazlum halklar oluyor. Bu mazlum halkların başında, yıllardır kuşatma altında yaşayan, bombalarla, ambargolarla, açlıkla ve ölümle sınanan Gazze halkı geliyor.
Bugün Gazze, sadece Filistin'in değil, tüm insanlığın vicdan sınavıdır. Gazze'de bir çocuğun açlıktan ölmesi, bir annenin evladını enkaz altında kaybetmesi, bir babanın çaresizlikten gözyaşlarını içine akıtması sadece Filistinlilerin değil, tüm dünyanın ortak utancıdır. Bu noktada Gazze'ye ulaşmaya çalışan Sumud Filosu, yalnızca bir yardım girişimi değil; aynı zamanda insanlığın onur mücadelesinin de sembolüdür.
Gazze'nin Kanayan Yaraları
Gazze, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak tanımlanıyor. Yaklaşık iki buçuk milyon insan, yıllardır devam eden ağır bir ambargo altında yaşam mücadelesi veriyor. Elektrik yok denecek kadar az, temiz suya erişim kısıtlı, hastaneler ilaç bulamıyor, çocuklar yeterli gıdaya ulaşamıyor. İnsanların en temel yaşam hakkı olan nefes alma hakkı bile İsrail'in ablukası altında gasp edilmiş durumda.
Birleşmiş Milletler raporları, Gazze'deki insani durumun her geçen gün daha da kötüleştiğini ortaya koyuyor. Ancak ne yazık ki bu raporlar, kağıt üzerinde kalıyor. Çünkü büyük devletler, kendi çıkar hesaplarından dolayı, İsrail'e gerçek anlamda bir yaptırım uygulamaktan kaçınıyor. İşte tam bu noktada Sumud Filosu devreye giriyor.
Sumud Filosu: Umuda Yolculuk
"Sumud" kelimesi Arapçada "direniş" ve "sebat" anlamına gelir. Filistinlilerin dilinde Sumud, işgale rağmen ayakta kalmayı, zulme rağmen dik durmayı, her türlü baskıya rağmen hayata tutunmayı simgeler. Sumud Filosu da adını buradan alıyor. Çünkü bu filo, sadece yardım malzemeleri taşıyan gemilerden ibaret değildir; aynı zamanda dünyaya açılan bir umut penceresidir.
Filo, dünyanın farklı ülkelerinden gönüllü aktivistlerin, insan hakları savunucularının ve vicdan sahibi insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir dayanışma hareketidir. Onların amacı, Gazze'ye gıda, ilaç ve insani yardım ulaştırmak olduğu kadar, aynı zamanda tüm dünyaya "Bu zulme sessiz kalmayın" mesajını haykırmaktır.
İsrail'in Saldırıları
Ancak ne yazık ki bu filonun yolculuğu hiçbir zaman kolay olmuyor. Daha önce de benzer girişimler İsrail tarafından engellendi, saldırıya uğradı, hatta masum insanlar şehit edildi. Bugün Sumud Filosu da aynı tehditlerle karşı karşıya. Zaman zaman İsrail donanmasının tacizlerine, droneli saldırılarına maruz kalıyorlar.
Bu saldırılar, aslında İsrail'in korkusunu da ortaya koyuyor. Çünkü İsrail, sadece Gazze'ye değil, aynı zamanda dünyanın vicdanına da ambargo uygulamak istiyor. İnsanların gözünü, kulağını ve kalbini kapatmaya çalışıyor. Fakat unuttuğu bir gerçek var: Zulüm ilelebet sürmez. Hiçbir güç, mazlumların duasının önünde duramaz.
İsrail: Terör Devleti
Bugün dünya kamuoyu artık gerçeği daha net görüyor: İsrail, bir devlet değil, terör örgütüdür. Çocukları öldüren, hastaneleri bombalayan, gazetecileri hedef alan, yardım gönüllülerine saldıran bir yapının başka bir tanımı olamaz. İsrail'in işlediği suçlar, sadece Filistin'e karşı değil, insanlığa karşı suçtur.
Ne yazık ki Batı dünyası bu gerçeği görmek istemiyor. Çünkü İsrail, onların stratejik müttefiki, çıkar ortağı. O yüzden bir yandan demokrasi, insan hakları, özgürlük nutukları atan Batılı devletler, diğer yandan Gazze'deki katliamları görmezden geliyor. Bu ikiyüzlülük, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçiyor.
Dünya Neden Sessiz?
Bugün en çok sorulan sorulardan biri şu: Neden dünya sessiz? Neden uluslararası kurumlar, devletler, sivil toplum kuruluşları bu zulme karşı yeterince güçlü bir ses çıkaramıyor?
Bunun birkaç nedeni var:
1. Çıkar ilişkileri: ABD ve bazı Batı ülkeleri, İsrail'i Ortadoğu'daki çıkarlarının koruyucusu olarak görüyor.
2. İslam dünyasının dağınıklığı: Ne yazık ki Müslüman ülkeler birlik olamıyor, ortak bir tavır geliştiremiyor.
3. Medyanın manipülasyonu: Küresel medya, İsrail'in suçlarını perdeleyerek, Filistinlileri suçlu göstermeye çalışıyor.
Ancak tüm bu nedenler, sessizliğin bahanesi olamaz. Çünkü susmak, zulme ortak olmaktır.
İnsanlığın Vicdanına Çağrı
Sumud Filosu, işte tam da bu noktada insanlığa bir çağrıdır. Bu çağrı sadece Müslümanlara değil, vicdan sahibi herkese yöneliktir. Çünkü Filistin meselesi dini ya da etnik bir mesele değil; insanlık meselesidir. Bir çocuğun açlıktan ölmesi hangi dine, hangi etnik kimliğe sığar? Bir annenin kucağındaki bebeğiyle bombaların altında kalması hangi siyasete hizmet eder?
Bugün Gazze'de yaşananları görmezden gelenler, aslında kendi insanlıklarını kaybediyor. Sumud Filosu, insanlığa kaybettiği vicdanını hatırlatmak için yola çıkıyor.
Çözüm Nerede?
Peki çözüm nerede? Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor: İsrail'in bu zulmünü durdurmak için uluslararası baskı şarttır. Dünya devletleri, İsrail'e yaptırım uygulamalı, ekonomik ve siyasi ilişkilerini gözden geçirmeli. İsrail'in işlediği suçlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalı.
Ayrıca İslam dünyasının birlik olması, Gazze'ye somut destek sağlaması gerekiyor. Yardım gemileri yalnız bırakılmamalı, sürekli ve güçlü bir destek ağı oluşturulmalı. Medya, kamuoyu ve sivil toplum örgütleri de bu sürecin bir parçası olmalı. Çünkü sessizlik, zulmün en büyük destekçisidir.
Sonuç: Umut Yolculuğu Devam Ediyor
Bugün Sumud Filosu, belki engellerle karşılaşıyor, saldırılara uğruyor, tehdit ediliyor. Ama yine de yoluna devam ediyor. Çünkü bu yol, sadece Gazze'ye yardım götürme yolu değil; aynı zamanda insanlığın onur yoludur.
Sumud Filosu, umudun dünyaya açılan penceresidir. Bu pencereyi kapatmaya çalışanlar olabilir ama güneşin doğmasına engel olamazlar. Gazze, bir gün mutlaka özgür olacak. Çünkü tarihin tekerleği zalimlerden yana dönmez, mazlumların duasıyla döner.
Ve unutmayalım: Bir gün her birimiz vicdanımızla yüzleşeceğiz. O gün geldiğinde, "Ben Gazze'deki zulme karşı ne yaptım?" sorusuna verecek bir cevabımız olmalı. İşte Sumud Filosu, bize bu soruyu her gün hatırlatıyor.
Kalın Sağlıcakla…
