Devlet dediğimiz kavram çoğu zaman vatandaşın zihninde soğuk, mesafeli, katı bir yapıyla özdeşleştirilir. Halk, devleti genellikle bürokrasiyle, yazışmalarla, prosedürlerle tanır. Ancak bazen öyle anlar gelir ki devlet, vatandaşa yalnızca kural koyan, denetleyen ya da otorite gösteren bir yapı olmaktan çıkar; şefkatli, içten ve samimi bir yüz kazanır. İşte o anlarda halk ile devlet arasında kopmaz bir bağ oluşur. Kayseri'de son günlerde yaşanan bir olay, tam da bu bağın en güzel örneğini bizlere sundu.
Kayseri'nin bir köyünden, Cennet Sırkıntı isimli emektar bir kadın, kendi elleriyle dokuduğu kilimleri sergileyerek, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek'e bir davette bulundu. Davet son derece samimiydi, abartısızdı ve içtenlik doluydu:
"Bir Sayın valim sizi köyümüze davet ediyorum. Yapmış olduğumuz kilimler bunlar. Sizleri köyümüze çay içmeye davet ediyorum."
Bir Anadolu kadınının yüreğinden süzülen bu cümleler, aslında binlerce kelimeden daha anlamlıydı. Çünkü bu davette bir hesap, bir çıkar, bir protokol beklentisi yoktu. Tam aksine; içtenliğin, Anadolu misafirperverliğinin ve yıllardır bu topraklarda süregelen devlet-millet kaynaşmasının saf hali vardı.
Vali'nin Anında Verdiği Cevap
İşte bu davetin ardından, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek'in cevabı da en az davetin kendisi kadar samimi oldu. Vali Çiçek, sosyal medya hesabından şu yanıtı verdi:
"Cennet abla, davetini aldım. En yakın zamanda gelip hem kilimlerinizi göreceğim hem de çayınızı içeceğim."
Bu cevabın altını çizmek gerekir. Çünkü burada yalnızca bir davete yanıt verilmedi. Burada, bir vali ile sıradan bir vatandaş arasında bürokrasinin, hiyerarşinin ve mesafenin tümü ortadan kalktı. Burada, devletin vatandaşa gülümseyen yüzü, halkın yanındaki varlığı ve en önemlisi şefkatli eli kendisini gösterdi.
Kayseri'nin İlk Defa Tanık Olduğu Samimiyet
Kayseri, tarih boyunca pek çok valiyi, pek çok bürokratı ağırlamış bir şehir. Elbette görevini hakkıyla yapan, hizmet eden çok sayıda isim geldi geçti. Ancak halkın dilinde dolaşan cümleler gösteriyor ki, Kayseri ilk defa bu denli bir içtenlik, bu denli bir samimiyet görmenin şaşkınlığını yaşıyor. "Kayseri seni çok sevdi" ifadesi, aslında bu durumu özetleyen en net cümlelerden biri. Çünkü halk, kendisine tepeden bakmayan, kendisiyle aynı sofraya oturan, aynı çayı paylaşan, aynı kilime dokunan bir idarecinin farkını hemen hissediyor.
Samimiyetin Gücü
Samimiyetin, siyasette ve bürokraside çoğu zaman göz ardı edildiğini biliyoruz. Protokoller, resmi açıklamalar, basın bültenleri, törensel konuşmalar… Tüm bunlar çoğu zaman soğuk ve yapay kalır. Oysa bir vali, sosyal medya üzerinden bir vatandaşa "Cennet abla" diyebiliyorsa, işte orada samimiyet kazanır. Bu samimiyet, yalnızca Cennet Sırkıntı'nın değil, Kayseri'deki on binlerce insanın gönlünü fetheder. Çünkü vatandaş bilir ki vali, kendisine "abla" diyebildiği kadar yakın, bir çayı içecek kadar mütevazı, kilim dokuyan elleri takdir edecek kadar yüce gönüllüdür.
Anadolu Kadınının Sesi
Bu hikâyede en önemli kahramanlardan biri de Cennet Sırkıntı'dır. Anadolu'nun fedakâr kadınlarından biri olarak, emeğiyle, alın teriyle dokuduğu kilimleri valisine gösterme arzusu, aslında bir teşekkürün, bir güvenin ifadesidir. Anadolu kadını, her zaman devletine sadık, toprağına bağlı, misafirine cömerttir. Cennet abla'nın davetinde, tüm bu özellikler saklıdır. Bir fincan çayın, bir kilimin, bir davetin arkasında koca bir kültür, yüzyıllardır süregelen bir gelenek vardır.
Devletin Şefkatli Eli
Gökmen Çiçek'in cevabı, işte bu geleneğin, bu kültürün farkında bir yöneticinin tutumudur. O, sadece görevini yapan bir vali değil, aynı zamanda devletin şefkatli elini vatandaşa hissettiren bir gönül insanıdır. Anadolu'da en çok özlenen şey de budur aslında. Devletin gücünü değil, merhametini; otoritesini değil, içtenliğini görmek… İnsanların gönlünde iz bırakan idareciler, tam da böyle anlarda kendilerini gösterirler.
Kayseri'nin Gönlünde Açılan Yer
Bugün Kayseri'de hangi kahvehaneye gitseniz, hangi pazara uğrasanız, hangi köy meydanında otursanız, bu olay konuşuluyor. İnsanlar "Valimiz daveti kabul etmiş" diyor. "Cennet ablanın çayını içecekmiş" diye birbirlerine anlatıyorlar. Bu anlatılanlar, aslında çok daha büyük bir şeyin işareti: Halk, kendisini değerli hissediyor. Halk, devletin kendisine kulak verdiğini, kendisini dikkate aldığını düşünüyor. İşte bu, bir vali için yapılabilecek en büyük hizmettir. Çünkü asfalt yollar, büyük binalar, devasa projeler elbette önemlidir; ancak halkın gönlünde yer etmeden, bunların hiçbiri kalıcı bir iz bırakmaz.
Samimiyetin Getirdiği Güven
Gökmen Çiçek'in bu tavrı, Kayseri'de güven ortamını da pekiştiriyor. Vatandaş artık biliyor ki valisine ulaşabilir, derdini anlatabilir, davetini iletebilir. Bürokrasi duvarlarının arkasında saklanan, ulaşılamaz bir vali yok karşısında. Tam aksine, halkın yanında olan, sosyal medyada bile gönül köprüsü kuran bir vali var. Bu güven, şehirde birlik ve beraberliği artırır, devletin gücünü pekiştirir.
Kayseri'nin Şansı
Bugün birçok şehir, valilerini sadece resmi törenlerde görebilir. Vatandaş, çoğu zaman o makam odalarının soğuk duvarları arasında kaybolur. Ancak Kayseri, şanslı. Çünkü şehri yöneten vali, bu duvarları yıkıyor. Kayseri'ye ilk defa bu kadar içtenlik ve samimiyet geldi derken, aslında halkın kastettiği tam da budur. Bu şansı iyi değerlendirmek, hem yöneticilerin hem de halkın sorumluluğudur.
Son Söz
Cennet Sırkıntı'nın içten daveti ve Vali Gökmen Çiçek'in samimi cevabı, bize devlet-millet ilişkilerinde aslında en temel şeyin samimiyet olduğunu bir kez daha hatırlattı. Gökmen Çiçek, yalnızca bir vali değil; aynı zamanda halkın gönlünde yer eden, devletin güler yüzünü temsil eden bir isim.
Bugün Kayseri'nin dört bir yanında söylenen şu cümle, aslında her şeyi özetliyor:
"İşte samimiyet, işte içtenlik… Devletin gülen yüzü, şefkatli eli, vali Gökmen Çiçek!"
Var olasın vali bey… Sağ olasın. Kayseri seni çok sevdi. Çünkü Kayseri, ilk defa bu denli bir içtenliğe şahit oldu.
Kalın Sağlıcakla…