Okan Geçgel

Basının Nefesi Kesilmemeli

01.09.2025 12:43
Haber Detay Image

Tasarruf Tedbirleri ve Basının Üzerindeki Yük

Türkiye'de uzun yıllardır ekonomi yönetiminde sık sık gündeme gelen bir kavram var: tasarruf tedbirleri. Kamu kaynaklarının doğru kullanılması, israfın önlenmesi ve bütçe disiplininin sağlanması elbette ki her devlet için önemlidir. Ancak bu tedbirlerin hangi alanlarda uygulandığı ve kimleri etkilediği de en az tasarrufun kendisi kadar önemlidir.

Son yayımlanan genelge ile birlikte tasarruf tedbirlerinin faturası bir kez daha basına kesilmiştir. Kamu kurumlarının gazete, dergi, kitap abonelikleri yasaklanmış, ayrıca ilan ve reklam desteği neredeyse sıfırlanmıştır. Zaten zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren basın kuruluşları, bu kararlarla adeta nefessiz bırakılmıştır.

Basının Rolü ve Önemi

Basın, bir ülkenin sadece haber kaynağı değil; aynı zamanda toplumsal hafızasıdır.

Yerel gazeteler, küçük dergiler, internet haber siteleri, halkın gözü, kulağı ve sesidir. Ulusal basın, ülkenin ortak gündemini topluma taşırken; yerel basın, halkın günlük yaşamını etkileyen gelişmeleri duyurur.

Basını susturmak, aslında halkın sesini kısmaktır. Çünkü özgür, güçlü ve bağımsız bir basın; demokrasinin en temel güvencesidir.

Üç Kuruşluk Tasarrufla Büyük Kaybımız

Tasarruf tedbirleri çerçevesinde iptal edilen abonelikler ve reklam destekleri, devlet bütçesinde büyük bir yük oluşturmamaktadır. Ancak bu küçük destekler, birçok basın kuruluşunun ayakta kalması için hayati öneme sahiptir.

Yerel bir gazete, belki yüzlerce değil ama birkaç bin liralık abonelik ve ilanla çalışanlarına maaş ödeyebilmekteydi. Şimdi bütün bu kapılar kapanıyor. Bunun adı tasarruf değildir; bunun adı basının yok oluşuna göz yummaktır.

Basının Ekmeğiyle Oynamak

Burada asıl sorulması gereken şu:

Basının ekmeğiyle oynamak, basını aç bırakmak hangi vicdana sığar?

Bu nasıl bir vicdandır anlamakta güçlük çekiyorum.

Üç kuruşluk gazete ve dergi aboneliğiyle, birkaç bin liralık ilanla tasarruf yapılacağını düşünenler, büyük bir yanılgı içindedir. Eğer bu yöntemle tasarruf yapılacaksa, sözü milletimizin ferasetine bırakıyorum. Başka da bir şey demiyorum.

Ve bir başka önemli soru: Basını yok etmek kimin işine gelir? İşte bunu da hepimizin sorgulaması gerekir.

Tasarruf İsrafta Yapılır, Basında Değil

Kimseye haksızlık etmek istemem. Kamu kaynaklarının dikkatle kullanılması gerektiğine hepimiz katılıyoruz. Ancak tasarruf tedbirleri, asıl yapılması gereken yerde değil, basının üzerine yıkılıyor.

Şunu açıkça ifade etmeliyiz:

• Tasarruf lüks araç konvoylarında yapılır.

• Tasarruf gereksiz temsil, ağırlama ve şatafatlı organizasyonlarda yapılır.

• Tasarruf milyonların akıtıldığı israf kalemlerinde yapılır.

Ama tasarruf basında yapılmaz!

Çünkü basının yok edilmesiyle tasarruf yapılmış olmaz; tam tersine toplumun en önemli denetim mekanizması devre dışı bırakılmış olur.

Çelişkiler Ortada

Bugün belediyelere bakıyoruz: festival düzenliyorlar, konserler yapıyorlar, kongreler, toplantılar organize ediyorlar. Milyonlarca lira harcanıyor. Nasıl bir bütçeyle yapılıyor, hangi kaynaklarla fonlanıyor, doğrusu bilemiyoruz. Ama ortada göz kamaştıran bir harcama gerçeği var.

Ne gariptir ki bu milyonların akıtıldığı etkinliklerde "tasarruf tedbirleri" akla gelmiyor. Ancak iş basına gelince, "Genelge var, kusura bakmayın, biz gazete ve dergi abonesi olamayız" deniyor. İşte bu, akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

Milyonların harcandığı alanlarda tasarruf yapılmazken, üç kuruşluk gazete ve dergi abonelikleri için "tasarruf" kılıcı çekiliyorsa, bunun izahını yapmak çok zordur. Ben bu izahı yine milletimizin engin ferasetine bırakıyorum.

Basın Susturulursa Toplum Susar

Basına yönelik bu ekonomik baskıların sonucu açıktır: Kapanan yerel gazeteler, susturulan internet siteleri, kapanma noktasına gelen dergiler… Yani toplumun sesinin kısılması.

Oysa basını yaşatmak; vatandaşın haber alma hakkını korumak, demokrasiyi güçlendirmek, kültürel ve toplumsal değerleri geleceğe taşımak anlamına gelir. Basın sadece bir meslek değil; toplumun aynasıdır, vicdanıdır.

Son Söz

Bugün gelinen noktada, tasarruf tedbirlerinin en ağır yükünü yine basın taşımaktadır. Halbuki basını nefessiz bırakmak, tasarruf değil; toplumsal bir kayıptır.

Üç kuruşluk gazete ve dergi abonelikleriyle tasarruf yapılacağını sananlar, akıl tutulması yaşamaktadır. Gerçek tasarruf, kaynakların doğru yönetilmesinde, israfın önlenmesindedir.

Basını susturmak değil, yaşatmak gerekir. Çünkü basın sustuğunda toplum da susar.

Kalın Sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları

title