Okan Geçgel

Adalet Olmadan Kalkınma Mümkün Değildir

29.08.2025 14:37
Haber Detay Image

Günümüzde bir ülkenin ekonomik ve toplumsal anlamda güçlü olabilmesinin temel koşullarından biri adalettir. Dağdaki çobandan en tepedeki yöneticisine kadar, tüm vatandaşların haklarının güvence altında olduğu bir sistem olmadan, hiçbir toplum gerçek anlamda ilerleyemez. Ne altyapı projeleri, ne ekonomik teşvik paketleri, ne de yabancı yatırımlar bir ülkeyi gerçekten ileriye taşıyabilir; eğer insanlar haklarının korunacağına inanmazsa, kalkınma hayal olur.

Adaletin Kalkınmadaki Rolü

Japonya bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olarak öne çıkıyorsa, bunun arkasında yalnızca ekonomik disiplin veya teknolojik üstünlük yoktur. Japonya'yı bugün Japonya yapan en temel unsur, hukukun üstünlüğü, şeffaf yönetim ve hesap verebilirlik kültürüdür. İnsanlar haklarının korunacağını bildiklerinde üretir, çalışır ve toplumsal güven ortamı oluşur. Aynı şekilde Güney Kore'nin hızlı kalkınma hikayesi de adalet mekanizmalarının güçlü ve işleyen bir şekilde yürütülmesi sayesinde mümkün olmuştur.

Adaletin olmadığı bir yerde kalkınmayı, refahı ve sürdürülebilir ilerlemeyi beklemek hayalcilik olur. Eğer insanlar kendilerini hukukun ve sistemin dışında hissederse, üretkenlik azalır, toplumsal güven zedelenir ve devlet ile vatandaş arasında mesafe artar. Bu durum, sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel anlamda da geri kalmaya yol açar. Örneğin, adaletin zayıf olduğu ülkelerde yolsuzluk ve kayırmacılık yaygındır; bu da girişimciliği ve yatırımları caydırır, gençleri umutsuzluğa sürükler.

Ekonomik Kalkınmanın Altın Anahtarı: Hukuk ve Eşitlik

Kalkınma sadece büyüme rakamlarıyla ölçülmez; insanların hayat kalitesi, toplumsal güven ve fırsat eşitliği de kalkınmanın göstergesidir. Bir ülke altyapısını geliştirip teknoloji yatırımları yapsa da, vatandaşlar haklarını savunamıyor ve karar süreçlerine dahil olamıyorsa, bu kalkınma sürdürülebilir olamaz. Hukukun üstünlüğü, şeffaf yönetim, hesap verebilirlik ve herkes için eşit fırsat sağlanması, kalkınmanın temel taşlarıdır.

Tarih bize bunun örneklerini gösterir: 20. yüzyılın ikinci yarısında Güneydoğu Asya'da hızlı kalkınan ülkeler, önce hukuk sistemlerini modernize etmiş, kamu yönetiminde şeffaflığı sağlamış ve eğitimle birlikte sosyal adaleti güçlendirmiştir. Aynı dönemde bu reformları yapamayan ülkeler ise ekonomik büyüme elde etseler de toplumsal huzuru ve sürdürülebilir refahı yakalayamamıştır.

Adalet Olmadan Sürdürülebilir Kalkınma Mümkün Değildir

Dolayısıyla bir ülkenin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmesi için öncelikle adalet mekanizmalarını güçlendirmesi gerekir. Bu, yalnızca yargı sisteminin bağımsızlığını sağlamak değil; aynı zamanda kamu kaynaklarının doğru kullanılmasını, karar alma süreçlerinin şeffaflığını, siyasi ve bürokratik hesap verebilirliği de kapsar. Bunlar sağlanmadan sadece ekonomik verilerle ya da altyapı projeleriyle gelişmişlik seviyesine ulaşmayı beklemek, yokuşu tırmanmadan zirveye çıkmayı hayal etmek gibidir.

Adalet, toplumların en sağlam temeli, kalkınmanın vazgeçilmez unsurudur. Bugün Japonya'yı Japonya yapan, Güney Kore'yi Güney Kore yapan da işte bu temeldir. Eğer bizler de hak ve adalet üzerinde yükselen bir sistem kurabilirsek, ülkemizi geleceğe taşımak, sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak mümkün olacaktır.

Unutulmamalıdır ki, adalet olmadan kalkınma sadece bir hayaldir; adaletle birlikte ise zirveye yolculuk başlar. Bugün atacağımız adımlar, yarının toplumsal ve ekonomik refahını belirleyecektir. Bu nedenle adaleti, sadece hukuki bir kavram olarak değil; toplumun her kesimini kapsayan, üretkenliği ve güveni besleyen bir temel değer olarak görmek gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları

title