Henüz 16 yaşında bir çocuk elinde pompalı tüfekle girdiği polis karakolunda iki polisi şehit edip bir polisi de yaraladıktan sonra kaçmaya çalışırken yaralı bir şekilde yakalandı.
Hadisenin özeti bu olsa da detaylarının ortaya çıkardığı sorular cevap ister.
Sonradan anlaşılıyor ki çocuk anne babası çalıştığı için dedesiyle yaşıyormuş. Dedesi geçinemediği için yardımseverlerin zekâtlarıyla geçindiğini söylüyor.
Baba oğlunun sön dönemlerinde radikal tavırlar sergilediğini ifade ediyor.
Anne, baba ve dedenin ifadelerinden anlaşılıyor ki saldırgan çocuk kendi halinde biriyken başkalarınca farklı haller giydirilmiş ona.
Bir taraftan telefon, diğer taraftan bilgisayarla ulaşıp irtibata geçtiği ve bunların DEAŞ mensupları olduğundan şüphelenilen kişilerce, beyni yıkanan saldırgan anne babasına siz kafirsiniz demeye kadar vardırmış.
Çantasına doldurduğu kırk elli mermi, babasının pompalı tüfeği ve kafasına aşılanan zehirli düşünceleriyle bir çocuğun nasıl bir katile dönüştürülebileceğine dair çok acı bir örnektir bu.
Olayın sonrasında toplamda 27 kişinin gözaltına alındığı söyleniyor.
Hepsi bir yana, saldırganın babasının, kendine ait kimi sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlar üzerinden yaratılmaya çalışılan algı çok çirkin ve ham bir algıdır.
Evet bir çocuğun ağzında ve ellerinde kuş ölüleriyle fotoğraflanıp o fotoğrafın paylaşılması hiç de sağlıklı bir bireyin yapacağı normal bir şey değil ve fakat bununla birlikte Cumhuriyet'in ilk dönemlerine ve Atatürk'e dönük eleştirilerden hareketle o babanın hedefe konması da bir o kadar normal değil.
Ayrıca olaya dair haberlerin altına, saldırganın terör eylemini alkışlayan, öven, kutlayan yorum sahiplerinin de tespit edilip bulunması benzer eylemlerin önünü almak için önemli ve elzemdir.
Emniyet güçleri, siber suçlarla mücadele birimi benzer şüpheli yazışmaları takip ederken, anne babaların da çocuklarının suça meyilli tavırlarını besleyecek iletişim kanallarını engellemek adına o çocukların ellerine tutuşturduğu; telefon ve bilgisayar gibi medya araç gereçlerinin kontrolünü sıkı tutmalıdır.
Son tahlilde söylemeli ki şunu sormaya cesaret etmedikçe hiçbir şey değiştiremeyiz ve hiçbir suçun önüne geçemeyiz.
Fail çocuklar mı yoksa biz miyiz?
