1 Eylül Dünya Barış Günü olarak anılsa da maalesef dünyanın dört bir yanında soğuk sıcak savaşın her türlüsüyle anlam ve önemini yitirmiş bir gün diye düşünüyorum.
Tek başına bir ülkenin devlet demeye artık şahit bile istemeyecek denli malum olan, dünyanın en büyük ve en vahşi terör örgütü İsrail, akılsızlığına ikame bir manyağın yönetiminde, küresel bir güç olan Amerika'nın da desteğiyle neredeyse bütün Ortadoğu'yu kana boğdu, boğmaya devam ediyor.
En son, çoluk, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden Mazlum Filistin halkını açlıkla öldürmeye başlayan ve artık örtülemeyecek denli bir vahşeti dünyanın gözüne soka soka devam ettiren İsrail Gazze'yi işgal etmeye başlamışken 1 Eylül Dünya Barış Gününü daha çok hatırlayıp anmak mı yoksa utançla susup oturmak mı?
Yerel ölçekte barışın anlamına yaraşır bir süreci başlatıp devam ettirirken, 50 yıldır süren bir terör belasını üstümüzden defedip barışın çatısında buluşmayı başarmışken gönül arzu ederdi ki içerisinde yer aldığımız coğrafyanın ve hatta bütün dünyanın da aynı başarıya ve huzura kavuşabilseydi.
Maalesef ki savaşa karşı barışın sesi dünya ölçeğinde, yerel ölçekteki kadar gür ve güçlü çıkmıyor.
İsrail'in Filistin halkına karşı devam ettiği abluka ve katliama karşı 44 ülkedenn binlerce kişinin, Özgürlük Filosu, Küresel Gazze Hareketi, Sumud Konvoyu ve Malezya Sumud Nusantara'sından oluşan kuruluşların birlikte oluşturduğu "Küresel Sumud Filosu" mazlum Filistin halkına gıda ve insani yardım götürmek için yola çıktı.
Avrupa ve Kuzey Afrika'da birçok limandan hareket ederek Akdeniz'de buluşacak olan Küresel Sumud Filosu'na katılmak için 500 binden fazla başvuru olduğu söyleniyor.
Belki de barışa dair susamışlığın ve İsrail zulmüne karşı mücadelenin en güzel göstergesi budur diyebiliriz.
Küresel bir terör örgütüne dönmüş İsrail ve yancısı Amerika'ya karşı bugüne dek yapılmış en büyük karşı duruş ve mücadelenin ete kemiğe bürünmüş hali olacak Sumud Fİloso.
Küresel teröre karşı Küresel Sumud Filosu.
