Meryem Güneş

Teşhirci avı başladı

05.09.2025 22:12
Haber Detay Image

Ünlü şair mütefekkir Sezai Karakoç'un çok sevdiğim bir sözü var: Dininiz ilan ettiğiniz mensubiyetiniz değil, yaşadığınız hayattır.

Ki birçoğumuzda da mensubiyetimiz tercihimiz üzere değil, doğduğumuz coğrafya, doğduğumuz aile ve daha ilk nefeslerimizde kulağımıza okunan ezanla belirlenir.

Sonrası? Sonrası da pek garip; anlamından habersiz metni ve cismi kutsanan, duvarlarımızın, muskalarımızın ulu sihri, anlamına gelince, imamın, şeyhin, müridin ikinci hatta üçüncü el yorumlarıyla yalan yanlış, bidat hurafe, ezberleyip atadan gelen atiye gönderilen bir ezber.

İlk emri oku olan bir kitabı, anlamazsın kafan bulanır, karışır, küfre düşersin denilip, okumaktan alıkonulduğumuz bir garip din anlayışı.

Oysa ki sorulduğunda eli böğrüne uzanıp gururla, Elhamdülillah Müslümanız.

Müslümanız ya!

Kaç ayette "Akletmez misiniz" diye devamlı akletmenin tavsiye edildiği, ama aklımızdan korktuğumuz, konuşup sorgulamaktan, sorgulayıp özümsemekten ve özümsediğimize inanmaktan kaçındığımız bir din anlayışı.

Nerden çıktı bu sorgulamak demeyin, siz de sorgulayın.

Mesela önce Konya'da bir doktorun, sonra hemen akabinde Manisa'da bir hastanın iki genç kıza reva gördüğü kabalık, çirkinlik ve o çirkinliğin dili, yaralayıp düşmanlaştıran o dili.

Kuran'ın ve İslam'ın, Müslümanın zerafet ve nezaketine yakıştı mı dersiniz.

İnandığımız ve mensubiyetiyle gururlandığımız o din bize, birbirimizin kusurlarını, ayıplarını, noksanlık ve günahlarını örtmek gibi bir fazileti emretmiyor mu? Peygamber efendimiz bir hadisinde "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği, salim olduğu insandır." Diyor da bize ne oluyor ki, bir genç kıza hastanenin ortasında bas bas bağırarak teşhirci diye hakaret etme hakkını buluyoruz kendimizde.

Bize ne oluyor da insanları kazanmak dururken, nobranca kendimize ve şahsımızda inandığımız dine düşman kılıyoruz.

Hepsi bir yana, hadi bu nezaket ve zarafetten anlamıyorsunuz da demiyor musunuz; bugün yaptıklarımız yarın bize yapılacak haksızlık ve hukuksuzlukları meşrulaştırır?

Demiyor musunuz, biz onlara bas basa bağırarak teşhirci diye hakaretler edince, yarın onlar da fırsat bulunca bize, başörtümüze, tesettürümüze el uzatıp irticacı, gerici diye hakaretler edince inanç özgürlüğü diye feryat etmeye hakkımız ve yüzümüz olacak mı?

Bir zamanların cadı avı gibi teşhirci avına mı çıkacağız.

Etmeyin, yapmayın inandığınız dinin zarafetine dönün.

O kadar uzaksınız ki o zarafete ömrünüz dönmeye yeter umarım.

Yazarın Tüm Yazıları

title