Kirlenmeden siyaset yapmak mümkün mü? Hamama giren terler demişler de neden siyasete giren kirlenir dememişler?
Son günlerde medyaya yansıyan, rüşvet, kayırma, hırsızlık, yolsuzluk, yalan, adaletsizlik ve benzeri tüm ahlaki çürümüşlüğün örnekleri bize bir daha gösterdi ki güç zor bir imtihandır.
Ve öyle görünüyor ki biz bu imtihanı veremiyoruz. Biz diyorum ama yanlış anlamayın aynı mahallenin bir insanı olarak iktidarla sınandığımız 20 yıldan fazla bir süredir maalesef tek bir geçer not alamadık.
Yok öyle uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından bahsetmiyorum, uluslararası insan hakları kurumlarından da bahsetmiyorum.
İslam ahlakı ve Allah inancı ve göğsümüzde taşıdığımızı sanıp gururlandığımız imandan bahsediyorum.
Son günlerin tüm çürümüşlüğe dair başlıkları bir yana en çok da din ve diyanet işlerinin yüksek bütçeli ve sözüm ona ahlak ve imanlı kurumunda Diyanet İşleri Başkanlığında yaşananları duyup da olanları hazmetmek mümkün değil.
Bir dönem Diyanet İşlerinde, tanık olduklarından sonra görevinden ve kurumundan istifa eden bir imamın dediği gibi "Ya dinden çıkacaktım ya da Diyanetten"
Artık bu diyanetin bizi dinimizden edeceğinden korkar oldum. Rüşvetinden escort hizmetine olan bitenin fıkhi bir açıklamasını yapabilseler emin olun onu da yaparlar ya neyse..
Hepsini bir kenara koyup daha bugün camilerde okunan Cuma hutbesinde miras hukukuyla ilgili sarfedilen şu sözler "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır."
Hadi biri çıkıp da Allah'ın kız çocuklarına takdir ettiği miras hakkı nedir açıklasın. Yok aman açıklamayın ne diyeceğiniz malum. Evin yükü erkeğin sırtında erkeğe iki kadına bir diyeceksiniz. Dönemin sosyolojik tanımını yapmayacaksınız madem, dün neden başörtüler eğitimden uzaklaştırıldı diye şikâyet ettiniz. Neden meclise ve birçok kuruma kadın alarak çalıştırma yoluna gittiniz.
Meseleyi izah ederken Mustafa Öztürk'ün ifadesiyle sosyolojiyi ontoloji yapacaksınız.
Neden? Çünkü hala erkek egemen bir toplumun, kadına hakkını, bir lütuf gibi sunan birer ferdisiniz de ondan..
