Biliyorsunuz Eylül ayında okullar açılmasına, eğitimin başlamasına hazırlanıyoruz. Zil çalmadan peşpeşe eğitimin çeşitli gündemlerinde bir oraya bir buraya zıplayıp durmaya başladık.
Yine gündemin baş ağrısı; bağış hikayesi. Her sene olduğu gibi Milli Eğitim Bakanı bağış vermeyin diye açıklama yapacak, sizden bağış talep edeni şikayet edin diyecek ama aynı tas ayanı hamam düzen devam edecek.
Adına okula kayıt parası ya da bağış, ne derseniz deyin, kimi okullarda artık öyle fahiş rakamlara tırmanmış ki insan, bağışlayın yanlış adrese geldim herhalde deyip, öğrencisiyle girdiği okuldan gerisin geri çıkmak zorunda kalıyor. İddia o ki kimi okullarda bu bağış miktarı ama gönülsüzünden bağış miktarı 400 bine varmış.
Eskiden, veli öğretmen ya da sınıf seçip, bunun karşılığında okul idaresini memnun etmek için bağışta bulunuyor, okul idaresi de okula ayrılan yetersiz bütçeyle, temizlikçisi, güvenlikçisi derken eksz geliri o bağışlarla toplamaya çalışıyordu. He o bağışlardan, paralardan bazen yanlışlıkla idarecilerin cebine giren kısmı var mıydı yok muydu bilemem artık.
Neyse yine o yasaklanan bağışlar toplanmaya başlandı ama bu sefer hangi gerekçeyle; sistem öğrenciyi otomatik olarak okul ve sınıfına atıyor öyle seçmece yok artık.
Peki yeterli bütçeyi bakanlık göndermeyecek, idareci bağış toplayamayacak, veli sınıf ve öğretmen seçemeyecek, şimdi ne olacak peki.
Malum kaç yıl önce okullarda salonlar düğün derneğe açılır, bahçeler otopark olarak işletilir spor sahaları futbol oynamak isteyenlere kiralanırdı. O da yasak..
Kapıyı öğrenciye emanet edecek temizliği veliye mi yaptıracağız?
Eğitime bütçe pazarları mı açıp limon mu sattıralım idarecilere?
Ya da cami önlerinde Cuma çıkışlarında camiye yardım gibi okul önlerinde okul idaresine mendil mi açtıralım. Okula yardım, eğitime yardım diye müdürü mü bağırtalım?
Nasıl olacak bu iş, iki adli vakayla neden güvenlikçin yok diye soracaklar, okulu pislik götürünce neden temizlenmiyor diye, haklı olarak veli şikayetçi olacak, bakanlık d teftiş edecek ama.
Hiçbir zaman, hiçbir sorun kapsamlı ve çok yönlü ele alınmaz, bir iki alanda yasakla üsttekiler olayın içinden sıyrılırken, alttakiler ezilmeye devam edilir.
Olan kime olur sana bana en diptekilere.