Kahve Çılgınlığı: Her Köşe Başında Bir Kahveci
Son yıllarda şehirlerimizin neredeyse her caddesi yeni nesil kahve mekanlarıyla dolmuş durumda. Self servis mantığıyla çalışan bu konsept, bir dönem trend olarak görülürken bugün artık kontrolsüz bir yayılmaya dönüştü.
Franchise veren dev markalar bir yandan, bireysel "no name" girişimciler diğer yandan sektörü istila etmiş durumda. Artık öyle ki, bir cadde üzerinde 20 dükkândan 10'unu kahveciler oluşturuyor. Kalanlarda ise kozmetik mağazaları, dönerciler, eczaneler, bankalar, giyim dükkânları ve kuaförler yer alıyor.
Yatırım Maliyeti Çok Yüksek
Bir kahve dükkanının yatırım maliyetlerine bakıldığında tablo daha da çarpıcı:
Bayilik bedelleri: 50.000 $
m² bedeli: 2.000 $
Proje bedeli: 200.000 $
Toplam yatırım: 200 m² bir mekânda isim hakkı, proje ve inşaat masraflarıyla birlikte yaklaşık 20 milyon TL
Üstelik bu maliyetlere ek olarak, franchise sözleşmeleri genellikle %5 ciro payı şartını da içeriyor. Buna rağmen ilgi yüksek, çünkü piyasadaki sıcak para hâlen gıda sektöründe dönüyor ve farklı sektörlerden yatırımcılar için kahve dükkanı cazip bir alan gibi görünüyor.
Gelir ve Pasta Gerçeği
Ancak işin çarpıcı tarafı, en yüksek kahve fiyatının ortalama 200 TL civarında olması. Yani yatırımın geri dönüş süresi, yoğun rekabet ve sınırlı müşteri kapasitesi nedeniyle giderek uzuyor. Ortada 8 dilimlik bir pasta var ama 20 kahveci bu pastadan pay almak için yarışıyor. Sonuçta kazanç bölünüyor, çoğu işletme sürdürülebilir kârlılık yakalayamıyor.
No Name Mekanların Durumu
Markasız açılan mekanlarda yatırım maliyetleri yarı yarıya düşüyor; ancak bu kez de marka bilinirliği ve müşteri güveni problemi ortaya çıkıyor. Dolayısıyla no name girişimler de ayakta kalmakta zorlanıyor.
Sektörün Geleceği
Kahve sektörünün "altın çağı" geride kaldı diyebiliriz. Önümüzdeki dönemde büyük ihtimalle birçok kahveci kapanacak, yalnızca güçlü markalar ya da gerçekten farklılaşan işletmeler ayakta kalacak. Aksi halde kontrolsüz büyümenin faturası çok ağır olacak.