Antik çağda yaşamış, tıbbın kurucusu olarak kabul edilen ve günümüze kadar yeminini bize miras bırakan Hippokrates yani Hipokrat'ın kemiklerini sızlatmak konusunda üstümüze yok.
Zorunlu olmasa da geleneksel olarak hekimlerce edilen Hipokrat yemini, doktorların mesleklerini icra ederken çizilen etik bir çerçeveyi temsil eder.
Söz konusu yemin, küçük farklılıklarla çeşitli biçimlerde önümüze çıkar. Bu metnin özellikle şu kısmında:
"Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime, insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime, görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime.."
Belirtilen etiğin nerdeyse hepsini çiğneyen numunelerimiz var. Ve maalesef ki bu numuneleri dar dünyasının karanlığında alkışlayanlar da azımsanmayacak derecede çoktur.
Malumunuz Konya'da Meram Devlet Hastanesinde çalışan bir göz doktoru, genç bir kadın hastasının kıyafetini çıplak diye tanımlayıp "çıplak gelen hastayı muayene etmiyorum" diye geri çevirdi.
O da yetmezmiş gibi, genç kadının itiraz etmesi üzerine, "Evet teşhircileri muayene etmiyorum" deyip genç kadına annesinin yanında hakaret etti. Genç kadın "siz bana öyle diyemezsiniz" dese de doktor hakaretinde ısrar edip "öylesiniz" demekten geri durmadı.
Genç kadına çık dışarı deyip onu kovsa da kadın odadan çıkmayınca kendi odayı terk edip gidiyor. Haber tepkilere yol açınca Sağlık Bakanlığı doktorla ilgili idari soruşturma başlatıldığını açıkladı ama Türkiye'de Sağlık sektörünün kimin güdümünde olduğunu biliyorsanız, bu soruşturmadan bir şey çıkmayacağını ve hatta aksine doktorun ödüllendirilebileceğini de bilirsiniz.
Şimdi haberdeki doktorun davranışını Hipokrat yemininin eleğinden geçirirsek ki doktor Hipokrat'ı ve yemini ne kadar önemser o da şüpheli ya neyse.
Hastanın sağlığı ve esenliğini öncelemek yerine ruh sağlığını yaralamış, hastanın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğine, özerklik ve onurunu aşağılamış mıdır? Kadının itirazına rağmen bunu yapmakta ısrar etmiş midir?
Tüm bunların bedeli sonucu belli bir idari soruşturmayla geçiştirilebilir mi?
Haberin akabinde, doktorun hasta seçme hakkı var mıdır, diye başlayan tartışmalar da hadiseye farklı bir boyut katmış.
Ve bu tartışmalar sayesinde öğreniyoruz ki hastanın doktor seçme hakkı olduğu gibi, doktorun da kimi koşullar dahilinde kendisine gelen hastayı kabul etmeme hakkı varmış.
Fakat hiçbir doktorun hiçbir hastasının giyim kuşamını beğenmedi diye, çıplak ve kendisine de teşhirci diyerek hakaret etme hakkı yoktur.
Ve bunun cezalandırılması gerekir.