Çin'den ABD'ye Seyrüsefer Serbestisi Eleştirisi

Çin, ABD'nin Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı'ndaki seyrüsefer serbestisi operasyonlarını uluslararası hukuka aykırı buldu ve bu durumun diğer ülkelerin haklarını tehdit ettiğini savundu. Ayrıca, ABD'nin çifte standart uyguladığını ve kendi çıkarlarına hizmet eden bir 'gambot diplomasisi' yürüttüğünü belirtti.
Çin, ABD donanmasının egemenlik ihtilaflarına konu olarak Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı gibi bölgelerde yürüttüğü "seyrüsefer serbestisi operasyonlarıyla" (FONP) başka ülkelerin meşru haklarını tehdit ettiği ve askeri gücünü baskı aracı olarak kullandığını savundu.
Çin Tabi Kaynaklar Bakanlığına bağlı Çin Deniz İşleri Enstitüsü, ABD'nin söz konusu operasyonlarına ilişkin bir hukuki değerlendirme raporu yayımladı.
Raporda, ABD'nin iddia ettiği "seyrüsefer serbestisinin" uluslararası hukuk temelinden yoksun olduğu, bu ülkenin askeri gücünü diğer ülkeleri baskı altına almak için kullanma alışkanlığının bir örneği olduğu ileri sürüldü.
ABD'nin "seyrüsefer serbestisi" kapsamına kendi ürettiği bazı kavramları ve kendi koyduğu standartları dahil ettiğine işaret edilen raporda, bunların uluslararası hukukla ve çok sayıda ülkenin benimsediği pratiklerle çeliştiği belirtildi.
Raporda, ABD'nin seyrüsefer serbestisinin savunurken sıkça kullandığı "uluslararası sular" ve "açık deniz koridorları" ifadelerinin çağdaş deniz hukukunda karşılığının olmadığı savunuldu.
"Gambot diplomasisi"
ABD'nin bu iddiaları ve eylemleri ile diğer ülkelerin meşru haklarını baskı altına alırken kendi haklarını ve özgürlüklerini genişleterek yasal sınırlara bağlı olmayan bir "özgürlük" elde etmeye çalıştığının iddia edildiği raporda şu ifadelere yer verildi:
"ABD'nin sözde 'seyrüsefer serbestisi' uluslararası hukuk temelinden yoksundur, uluslararası hukukun gelişimi ve yorumlanmasını çarpıtmakta. 'Gambot diplomasisi" mantığını idame ettiren bu yaklaşım, ABD'nin diğer ülkeleri baskı altına almak üzere askeri güç kullanma alışkanlığını yansıtmaktadır."
Raporda ABD'nin ayrıca "uçuş serbestisi" kavramını da kötüye kullanarak ülkelerin Hava Savunma Tanımlama Bölgelerini (ADIZ) ihlal ettiğine dikkat çekildi. Amerikan askeri uçaklarının Çin'in Doğu Çin Denizi ADIZ'ında ve Tayvan Boğazı'nda uçmasına karşı Washington yönetiminin, Çin savaş uçaklarının Japonya, Güney Kore ve ABD'nin ADIZ ilan ettiği bölgelerdeki uçuşlarını "ihlal" ve "provokasyon" olarak niteleyerek bu konuda çifte standart benimsediği kaydedildi.
ABD Savunma Bakanlığının 11 Ağustos tarihli "Seyrüsefer Özgürlüğü" raporuna doğrudan yanıt niteliği taşıyan raporda, Washington yönetiminin raporunda Çin'in yabancı askeri gemilerin, karasuları, deniz taban hatları ve Güney Çin Denizi gibi tarihsel egemenlik hakları olan bölgelerden geçişi için izin talep etmesini, "denizlerde aşırı egemenlik iddiaları" olarak nitelemesi eleştirildi.
Raporda, sonuç olarak ABD'nin kullandığı "seyrüsefer serbestisi" kavramının ulusal çıkarları ve jeopolitik stratejilerine hizmet ettiği, bölgesel barışı, istikrarı ve uluslararası deniz düzenini tehdit ettiği vurgulandı.
Tayvan ve Güney Çin Denizi
Egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan'ı topraklarının parçası ve Tayvan Boğazı'nı da "kara suları" olarak gören Çin, başka ülkelerin bölgedeki seyir ve keşif faaliyetlerine karşı çıkıyor. Bu tür hareketler ülkeler arasında gerginliğe sebep oluyor.
Güney Çin Denizi, kıyıdaş ülkelerin bağımsızlıklarını kazandığı İkinci Dünya Savaşı sonrasından bu yana bölge ülkeleri arasında egemenlik ihtilaflarının odağında yer alıyor.
Çin, ilk kez 1947'de yayımladığı haritayla Güney Çin Denizi'nin yüzde 80'i üzerinde egemenlik iddiasında bulunurken, yer altı kaynakları açısından zengin bölgede Filipinler, Vietnam, Brunei ve Malezya hak iddia ediyor.
Çin'in bölgedeki ihtilaflı adalarda üsler inşa etmesine, askeri unsurlarının yanı sıra sivil gemi filolarıyla varlık göstermesine, bölge ülkelerinin yanı sıra ABD karşı çıkıyor.
Hollanda'nın Lahey kentindeki Daimi Tahkim Mahkemesi, 2016'da Filipinler'in başvurusuyla verdiği kararda, Çin'in Güney Çin Denizi'nde tek taraflı egemenlik taleplerinin yasal olmadığına hükmetmişti.